SEN VE BEN DÜZELİNCE DÜZELECEK DÜNYA
Müslüman önce inanır, sonra yaşar ve ardından insanları yaşadıklarını yaşamaya çağırır. İdeolocyaların bağlılarından ise şu üç özelliğiyle ayrılır: Allah’a ﷻ çağırır, ameli salih işler, “Ben
Müslüman önce inanır, sonra yaşar ve ardından insanları yaşadıklarını yaşamaya çağırır. İdeolocyaların bağlılarından ise şu üç özelliğiyle ayrılır: Allah’a ﷻ çağırır, ameli salih işler, “Ben
Yol belli, menzil de malum olduktan sonra Allah’ın ﷻ rızasına talip bir mümin için kimin ne diyeceğinin ya da ne yapacağının ne önemi var? Kabe-i
İslam bir hürriyet çağrısıdır. İnsanlığı binlerce ilaha kulluktan kurtarıp bir olan Allah Azze ve Celle’ye teslim olmaya çağrır. Allah Rasûlü ﷺ İslam davetine, Mekke’nin şifahi
Ateistin mesleği inkârdır. Gördüğüne değil papağan gibi ezberlediğine inanır, onu tekrar eder. Bu yüzden her şeyin varlığına şehadet ettiği Allah Azze ve Celle’yi inkâr cüretinde
Namaz; göklerden gelen bir talimât, enbiyadan kalan bir mirastır. Hz. İbrahim’in direnişi, Hz. Nuh’un iradesi, Hz. Eyyüb’ün sabrı onda saklıdır. İnsanları Allah’a
Allah Rasûlü ﷺ “kulluk yolu”nu ifade ederken, “Meselenin başı İslam, direği namaz, zirve noktası ise cihaddır.”[1] buyurdu. Nizam sarayının adı İslam, sütunları ise namazdır. Saray
Kimi çan çalar, kimi de boruya üfler. Müslümanlarsa varoluşlarını “Ezan”la ilan eder; bir beldenin İslâm’a aidiyetini Ezan’la söze döker. Ezan yalnızca namaza çağrı değildir; onlara