İmam Zâhid ve Kevserî
Kevserî “Âlimler peygamberlerin varisleridir” hadis-i şerifinin şahsında gerçek olduğu bir âlimdi. O, bu veraseti, kendisiyle iftihar edeceği ve insanlara karşı gururlanacağı bir şeref olarak görmüyordu.
Kevserî “Âlimler peygamberlerin varisleridir” hadis-i şerifinin şahsında gerçek olduğu bir âlimdi. O, bu veraseti, kendisiyle iftihar edeceği ve insanlara karşı gururlanacağı bir şeref olarak görmüyordu.
İmam Kevseri, İstanbul’un susturulması ile İslam âleminde tek kalan Kahire’de, notlarla neşrettiği yazma eserlerle, telif ettiği makale ve kitaplarla…
Akif, meal çalışmasının dini tahrif etme faaliyetinde vasıta yapılacağını anlayınca eserini bir şekilde imha etti. Bu ameliyesiyle devrin Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’nin şu meyandaki ifadelerine alet olmamış oldu: “… Kur’an-ı Kerim’in tercemesinden sonra, namazlarda kıraaat Türkçe olarak eda edilecektir.’’
Rabiatü’l-Adevviyye meydanında bir an sanki zaman durdu, nefesler tutuldu. “O geliyor” dendi, yol açıldı. Mahşeri kalabalık arasında önce nur desen yüzleriyle Sıddık, Faruk, Zinnureyn, Aliyyu’l-Murteza, Seyyiduşşeheda, Bedir ashabı ve veda hutbesinde Onu dinleyen on binler göründü.
Dinle ey Mısır! Hz. Resulullah (sallalahu aleyhi ve sellem) konuşuyor, ya da seni İslam’la şereflendiren ashab konuşuyor desem bana kulak verir miydi?