DÜNYEVÎLEŞMENİN ÜÇ ATLISI
DÜNYEVÎLEŞMENİN ÜÇ ATLISI İblis’e aldananlar, dünyaya Cennet’ten düştüklerini, asıl vatanın da Cennet olduğunu idrak etmekten mahrum yaşar. Her bir aldanan farklı bir sebeple dünyevîleşir. Firavun
DÜNYEVÎLEŞMENİN ÜÇ ATLISI İblis’e aldananlar, dünyaya Cennet’ten düştüklerini, asıl vatanın da Cennet olduğunu idrak etmekten mahrum yaşar. Her bir aldanan farklı bir sebeple dünyevîleşir. Firavun
İBLİS’İN SON GÜNCELLEMESİYLE DÜNYEVÎLEŞME İnsan, Cennet’ten dünyaya düşen, peygamberlerin imametinde dünyadan tekrar Cennet’e dönme cehdi içinde terleyen ya da nereden geldiğini bilemediğinden dolayı nereye gideceğinden
GELİYORLAR İmanda Ebu Bekir, Adalette Ömer, Hayâda Osman, Şecaatte Ali, Aşkta Musab, Fikirde Muaz, Fesahatte Abdullah b Revaha, Şuurda Hanzala, Zühtte Ebû Zer, Şehadette Hamza,
EHL-İ SÜNNET AKÂİDİ Kudema “ilmin şerefi, ma’lumun şerefine nisbetle kıymetlendirilir”, [1] buyurur. Akâid’in mündericâtında kulların ibadet etmekle mükellef olduğu Allah Azze ve Celle’nin sıfat, fiil
ÜMMETİ YÜREĞİNDE TAŞIYAN ADAM İlahiyat’ta okurken birkaç arkadaşla Müslüman Gençliğin hissiyatına tercüman olacak bir dergi neşretmiş, leylî bir medrese hükmünde olan İKDAV adıyla bir de
İŞTE İSLAM İNKILÂBI İMAM-I RABBÂNÎ(R.A) ÖRNEĞİ Beşeriyet ehramının kemâl noktası Allah Rasûlü ﷺ’dür. Sonra küfür karşısındaki sebatları sebebiyle “ulûl-azm/azm sahipleri” olarak isimlendirilen ve Allah Rasûlü ﷺ’ne
Hz. İsa’dan sonra altı asır devam eden fetret, bir Ramazan ayında bitti. Yerle gökler ilk olarak Ramazan’da buluştu, Kur’ân-ı Kerîm Ramazan’da doğdu.[1] Allah Rasûlü ﷺ
Yaratan ve yöneten Allah Azze ve Celle’nin kudretine nisbetle insanı “oldurmakla”, “öldürmek” arasında fark yoktur. Kur’an-ı Kerîm’e muhatap kadrolar “tamam” olunca, sebepleri var edip o
Allah Azze ve Celle Hz. Adem’e esmayı/eşyayı öğretti,[1] o da meleklere muallim oldu.[2] Hz. Musa’ya, “vahyedileni dinle”[3] buyurdu. Elinde yazılı bir kitap olmadığı halde kendisine
Allah Rasulü ﷺ yollara, “Hak Yol İslam” yazan tabelalar asmadı. Tebliğe gazete, mecmua neşrederek ya da el ilanları dağıtarak başlamadı. İnsanlara vasıtalarla değil, doğrudan ulaştı.